2014–2015 Adlı Yıl açılış programına hoş geldiniz, her birinizi şahsım ve Burdur Barosu adına saygı ile selamlıyorum.
Yeni adli yılın ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını, yeni adli yılın hukuk ve adalet adına iyilikler ve güzellikler getirmesini dilerim.
Sayın Valim değerli misafirler
Baroların kuruluş amaçları, her şeyden önce, üyeleri olan avukatların “ekonomik ve mesleki sorunları ile mücadele etmektir. Mesleki sorunlarımız bağlamında en önemli sorunu avukatın değersizleştirilmesidir.
Avukatın değersizleştirilmesi; giderek avukatların meslek kurallarına uygun davranışlarının azalmasına, mesleki geleneklerin kurulamamasına, hukuka güvenin yok sayılmasına, yargının verdiği kararların daha tartışılır hale gelmesine neden olmuştur.
Avukat enflasyonu ve hukuk eğitimi ve staj eğitiminin yetersizlikleri avukatlık mesleğinin değersizleştirilmesinde temel nedenlerinden biridir. Zira Hukuk öğretimi ve mesleki eğitimdeki standartların yetersizliği ve dengesizliği kaygı verici durumu yaratmakta, ülkemizde yüksek öğretimdeki zayıflama iyi yetişmiş hukukçu düzeyini olumsuz etkilemektedir.
Bu anlamda uzun yıllardır mücadele verilen avukatlık sınavı Boralar Birliğinin hazırlamış olduğu yönetmeliğin 17 Haziran 2014 tarihinde yayınlanan resmi gazete de hayat bulması ile sonlanmıştır. Bu aşamadan sonra avukatın değersizleşmesine en büyük neden olan avukat enflasyonu, hukuk ve staj eğitiminin yetersizliğine son verecektir. Zira ülkemizde 110 civarında hukuk fakültesinin bulunması ve bu fakültelerinde öğrenim gören 40 bin civarında öğrenci bulunması ve yine birçok fakültede öğretim elemanı yetersizliğin hat safhada bulunması avukat mesleğine kabulde sınavın önemi perçinlemektedir.
Bu sorunun çözülmesi avukat mesleğinin önünü açan en büyük unsur olacaktır: Bunun aksinin yani avukatlık sınavının kaldırılması avukatlık mesleğini değersizleştirecektir. Bu bağlamda sınav avukatlık mesleğinin geleceği için vazgeçilmez bir şarttır. Aksi durumun kabullenilmesi barolarımızca mümkün değildir.
Sayın Valim değerli misafirler
İleri demokrasi kültürlerinde beklenen, baroların sorunlar karşısında çözüm üretmesi ve toplumun demokratikleşmesine, demokratik ortamda da hukukun üstünlüğünün tam anlamıyla gerçekleştirilmesine katkı sağlamasıdır. Bu bağlamda, demokratik kültürü oluşturmak ve güçlendirmek için, en önde ve en büyük çabayı hukukçular göstermelidir.
Hukuk ve politika yakın ilişki halindedir ve birbirlerinden kopamaz. Fakat politikacılar hukuk kurallarını avuçlarının içine aldıklarını düşündükleri anda kaybeden hukuk olur. Hukuk kaybettiği zaman özgürlük; özgürlük kaybettiği zaman siyaset kaybeder.
Demokratik düzen içerisinde getirilen sistemlerin, hukuk düzenlemelerin sonuçları uygulayıcısının iyi-kötü niyetine göre değiştiğinden, tüm ihtimallere karşı zafiyetin engellenmesi mücadelesinde görev ve sorumluluğumuz bulunmaktadır. Bu görev ve sorumlulukta baroların etkin yapıları bir kazanımdır.
Demokratik bir devlet, kendisine, hiçbir kurum ve kuruluşa bağımlı olmayan hür iradeli, hür vicdanlı ve hür irfanlı avukatların varlığından rahatsız olmak bir yana; bunu teşvik eder. Bu haksızlığı ve hatayı ifade edecek, yapılan haksızlığın düzeltilmesini ve giderilmesini sağlayacak, kamu gücü suiistimal edildiğinde bunun karşısında durabilecek hür avukatları olan ve hür avukatların var olabileceği atmosferi sağlayan ve avukatlara bu güvenceyi hukuki ve fiili olarak sağlayan devlettir.
Değersizleştirilmiş avukat sistemi yani zayıf ve bağımlı avukat sistemi, totaliter ve otoriter rejimlerin tercihidir. Böyle bir avukatlık sistemi uzun vadede kesinlikle ve kesinlikle yargı sisteminin yozlaşmasına yol açmakta ve rejimin aleyhine sonuç doğurmaktadır.
Bizlerin, barolarımızın sorunlardan uzak, ilgisiz, sessiz durması demek, hukukçu anlayışına ters düşmek, kendimizi inkâr etmektir.
Sorumluluğumuzu yerine getirirken de siyasetle etkileşim, siyasi görünümlü olması kaçınılmazdır.
Tüm bu duygu ve düşüncelerle yeni adli yılın hayırlı olması dileği ile saygılarımı sunarım.
AVUKAT YUSUF ÇİFTÇİ