BASIN AÇIKLAMASI

25 KASIM KADINA ŞİDDETLE MÜCADELE GÜNÜ !

“25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü” olan bu günün hikayesi, Dominik Cumhuriyeti’nde, diktatörlüğe karşı mücadele eden 3 kız kardeşin hikayesiyle başlamaktadır.

Bu gün, Mirabel Kardeşler’in diktatörlüğün askerleri tarafından, vahşi bir şekilde katledilmiş olan kardeşlerin anılmasının yıl dönümüdür.

Bu üç kız kardeşin birinin kod adının kelebek olmasından da esinlenerek, o günden sonra bu hareket, dünyada “kelebekler” adıyla efsaneleştirilerek anılmaya başlanmıştır. Önce 1982 yılında Dominik’te toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda 25 Kasım, “25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü” olarak kabul edilmiş, daha sonra 1985 yılında, BM tarafından “25 Kasım, kadına yönelik şiddetin yok edilmesi için uluslararası mücadele günü” olarak ilan edilmiştir.

Böylece, efsaneleşen bu üç kelebek anılmaya başlanmıştır.

Bu günde, dünyanın dört bir yanından kadınlar; cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, aile içi şiddete, savaşa, ırkçılığa karşı kadın dayanışmasını öneriyor, seslerini yükseltiyorlar.

Şiddet; milliyet, ülke, bölge ayrımı gözetmeksizin dünyanın her yerinde var ve ne yazık ki var olmaya da devam ediyor.

Şiddetin vatanı, milleti, dini olmuyor…

Türkiye, 2011 yılında “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ne, imza atan ülkeler arasında, parlamentosunda ilk onaylayan ülke olmuştur.

Sözleşmenin onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun tasarısı kabul edilerek yasalaşmış ve bu önemli karar 25 Kasım’a denk gelmiştir.

Sözleşme; taraflara, zorla gerçekleştirilen evlilikler, psikolojik şiddet, taciz, fiziksel şiddet, cinsel şiddet, zorla kürtaj, kısırlaştırma, sözde namus adına işlenen suçların cezalandırılmasına yönelik gerekli hukuki ve diğer önlemlerin alınması konusunda yükümlülükler getirmektedir.

Ayrıca sözleşme, uluslararası alanda kadına yönelik ve aile içi şiddetle ilgili ilk bağlayıcı belge olma özelliğini taşımaktadır. Sözleşmede, devlet kurumlarının ve görevlilerinin, kadına karşı şiddet uygulanmamasını sağlaması, kadına karşı ve aile içi şiddetin önlenmesi, cezalandırılması, ulusal düzeyde veri toplanması ve eşgüdümden sorumlu bir resmi kurumun tespit edilmesine yönelik düzenlemeler de vardır.

Bu sözleşmeyle birlikte kadınlarımız devletlerin sağladığı cinsel suç faillerinin tekrar suç işlemesini engelleyen tedavi programlarından, yasal ve psikolojik danışmanlıktan, mali

yardımdan, konut, koruma, eğitim, öğretim ve iş bulma desteğinden yararlanma hakkına sahip olmuşlardır.

Demokrasinin yolu cinsiyet eşitliğinden geçmektedir. Kadınların şiddet yaşadığı toplumlarda kalkınmadan söz etmek mümkün değildir.

Kadına yönelik şiddet, yaşam hakkını elinden almak, aşağılamak, öldürmek, yaralamak, taciz, etmek bir milletin zeminine dinamit koymakla eşdeğerdir.

Durdurmak için Kadın Erkek el ele mücadele etmeliyiz. İnsanca yaşamak her kadının hakkı ve özgürlüğüdür.

Kadınlar toplumun yapı taşı olup barış, huzur içinde bir yaşam sürmede annelik içgüdüsüyle en önemli görevi üstlenmektedirler.

Dünyanın dört bir yanındaki tüm bu meleklere yönelik şiddetin yok edilmesi

dileğimizle…

BURDUR BAROSU KADIN HAKLARI KOMİSYONU

Av.Özlem YILMAZ PEKSÜSLÜ-Av.Hatice ÜRKÜT

Av.Meltem DİKMEN