10 - 16 Mayıs günlerini kapsayan hafta, Birleşmiş Milletler
tarafından uluslararası özel bir hafta olarak kabul edilmiştir. 156 ülke
tarafından eş zamanlı olarak engellilerin sosyal, eğitsel, kültürel ve
demokratik toplum yaşamına katılımına engel oluşturan sorunlar gerek
devlet erkinin çeşitli kademelerinde gerekse sivil toplum kuruluşları
tarafından bu hafta içerisinde masaya yatırılır ve tartışmalar ile elde
edilen sonuçlar ileriye yönelik olarak hayata geçirilmeye çalışılır.
Konusunda uzman bireyler ile toplumun ve devlet yönetiminin çeşitli
kesimleri tarafından bu haftada engellilik ve engelli sorunlarının
belirlenip, çağdaş çözüm yolları bulunması ve üretilmesi için
çalışmalar, toplantılar, sempozyumlar düzenlenir.
Toplumda engelli bireyler açısından farkındalık yaratması ve empati
kurulmasını hedefleyen özel bir hafta olan bu dönemde; televizyon,
radyo, yazılı ve görsel basın yoluyla, toplumun, engellilik ve
engellilerin sorunları ile çözüm yollarına ilişkin duyarlılığının
artırılması amaçlanır.
Ülkemizde 571, 572 ve 573 sayılı KHK’lar sonrasında görülen
eksikliklerin giderilmesi ve engelliler mevzuatının toparlanması
amacıyla 5378 sayılı Engelliler Yasası yürürlüğe sokulmuştur. Anılan
tarihten bu yana birçok torba kanun ya da KHK ile eklemeler yapılarak
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda oylamasız kabul edilen Engellilerin
Haklarına İlişkin Sözleşme ile Avrupa Engelli Hakları Sözleşmelerine
uygunluk sağlanmaya çalışılmakta ise de eksik ve hatalı düzenlemeler
olduğu da tespit edilmektedir.
Engellilerin topluma uyumu, aktif olarak eğitim imkanlarının
geliştirilmesi, sosyo kültürel hayatta ve çalışma yaşamında yerlerini
alabilmelerinin sağlanması için birçok alanda da engellilere ilişkin
uygulanabilir, güncel ve geleceğe etkili yeni düzenlemeler yapılması
gerektiği gerçeği yadsınamaz durumdadır.
Hali hazırda yapılan bir kısım düzenlemenin de engelliler alanında
faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarından, üniversitelerden ve en
önemlisi konusunda uzman bilim insanlarından görüş alınmadan
gerçekleştirilmeye çalışılması nedeniyle gerçekçi ve çözüm odaklı
yaklaşımlar ortaya konulamamaktadır.
Öte yandan yetersiz de olsa bir kısım çaba ve çalışmalar yürütülmekte
ise de, engellilerin fiziksel ve bilgiye erişilebilirliğinin önündeki
mevzuat eksiklikleri ve anlayış yanlışlıkları da maalesef
giderilememektedir.
Yine engellilerin eğitim ve kültürel veriler açısından erişebilirlik
sorunlarının çözüme kavuşturulduğundan, çağdaş ve bilimsel bir seviyeye
getirildiğinden söz etmek imkân dahilinde bulunmamaktadır.
Engellilerin istihdam olanaklarının geliştirildiği ve fırsat eşitliği
ilkelerine uygun olarak çalışma hayatına aktif şekilde katılımlarının
sağlandığından bahsetmek ise mümkün görünmemektedir.
Bu bağlamda genel olarak engellilerin, özel olarak da engelli
hukukçuların sosyo kültürel ihtiyaçlarının yanı sıra istihdam
olanaklarının kamusal haklar çerçevesinde geliştirilmesi, bu alana
ilişkin ilerletici ve çağdaş gelişmeler sağlanması hayati önem
taşıdığından Türkiye Barolar Birliği olarak genelde engellilerin ve
özelde de engelli hukukçuların mesleki ve istihdama ilişkin sorunlarının
çözüme kavuşmasında tam destekçi olarak yanlarında olduğumuzu ve olmaya
devam edeceğimizin altını önemle çizmek isteriz.
Engelliler alanında yapılması gereken düzenlemelerin amacı,
engellilerin tüm insan hak özgürlüklerinden tam, eşit ve dengeli şekilde
yararlanmasını teşvik ve temin etmek, insanlık onurlarına saygıyı
güçlendirmek olmalıdır. Engelliler alanında yapılması gereken
düzenlemelerdeki temel hedef, engellilerin diğer bireylerle eşit şekilde
temel hak ve özgürlüklerden yararlanmalarının sağlanmasıdır.
İç hukuk düzenimize baktığımızda, uluslararası mevzuat ile uyumlu
olan bir takım olumlu ve ümit verici düzenlemeler olduğu görülmektedir.
Özellikle Anayasa’nın 42. maddesinin 8. fıkrası mevzuatların yaşama
geçirilebilmesi açısından önemli bir maddedir. Bu maddeye göre; “Devlet,
durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı
kılacak tedbirleri alır” ilkesine bağlı olarak öncelikle eğitimi
hedeflemiştir. Bunun yanında engellilerin kamusal haklarda (ulaşım, eğitim, sağlık, vergi, vb.) ayrıcalıkları da bulunmaktadır.
Her ne kadar sözü edilen haklar pozitif hukukta eksik de olsa güvence
altına alınmış ise de engelli haklarının pratik hayata yansıyıp
yansımadığı ve ne kadar uygulamaya geçtiği tartışma konusudur. Bu konuda
devlet kurumlarının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmekte
yavaş davrandıkları kanaatindeyiz.
Fırsat eşitliği bakımından diğer toplum bireyleri ile engelliler
arasındaki uçurum niteliğindeki farkın kapanması adına çözüm önerileri
kapsamında; sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve bilim insanları
ile sorunları birebir yaşayan avukat, psikolog, özel eğitim uzmanı ve
sosyologlardan oluşan kadrolardan destek alınması, engelli ailelerine
yönelik düzenli olarak eğitim ve bilgilendirme toplantıları yapılması,
sosyal organizasyon ve grup faaliyetleri yürütülmesi (sinema, tiyatro,
yemek, piknik, vb.), evden çıkması güç olan engellilere tekerlekli
sandalye kullanımına uygun olarak düzenlenmiş ücretsiz ulaşım
olanaklarının sağlanması gibi pek çok geliştirici ve toplumla
entegrasyonu sağlayıcı çalışmalar sayılabilir.
Bu hizmetlerden bazılarının eksik veya kısmen de olsa hayata
geçirildiği görülmektedir. Ancak engelli bireylerin ve ailelerinin dahi
haklarını yeterince bilmediği veya talep etmekten çekindiği
görülmektedir. Bunun sebebinin, bilinç düzeyi eksikliğine bağlı olarak
engelli ailelerinin ya da engellilerin bilgilendirilmemesi, hakların
yaygınlaşması için reklam araçlarının kullanılamaması ve STK’lar ile
yeterli iletişime geçilmemesidir.
Bu köprünün kurulması ve farkındalığın artırılması amacıyla çalışan
TBB İnsan Hakları Merkezi bünyesindeki Engelli Hakları Çalışma Grubu
olarak faaliyetleri ile insan hayatına doğrudan dokunan ve pozitif hukuk
ile pratik hayattaki sinerjiyi sağlayan biz hukukçular, doğrudan fayda
sağlayan somut adımlar atmayı hedeflemekteyiz.
Engelli olmanın bireye yüklenebilecek bir kusurluluk hali olmadığı,
bireyin engelli olmasında devletin objektif sorumluluğunun bulunduğu,
her bireyin engelli olma olasılığının küçümsenemeyecek oranda yüksek
bulunduğu bilinci ile, engelliler ve engellilik alanındaki hassasiyetin
ulusal bilinç temelinde uluslararası standartlara yükseltilmesi için
çabaların yoğunlaştırılması, çalışmalarda çağdaş ve bilimsel temelli
çözüm odaklı düzenlemelerin hayata geçirilmesi ve mutlu bir Türkiye’de
engelli - engelsiz mutlu toplum ve mutlu birey hedefine ulaşmak
dileğiyle.
Saygılarımızla.
Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezi
Engelli Hakları Çalışma Grubu